Bu soru sık sık sorulur. Hacca giden insanlar oralarda kitabi Arapçanın değil, çok daha farklı bir Arapçanın hakim olduğunu söylerler. Kitabi Arapça kullananların alay konusu olduğunu da söyleyenler vardır. Tunus’ta halk arasında bir işte mi çalışacaksınız? Öyleyse size Tunus’un Arapçasını öğrenmeyi salık veririz. Kahire’de ise Kahire’nin Arapçası’nı öğrenmeniz yeğdir. Ama derdiniz halk arasında bir şeyler yapmak değilse, mesela Kur’an-ı Kerîm’i anlamaksa muradınız, fasih Arapça’yı, yani kitabi Arapça’yı tavsiye ederiz size.
Halihazırdaki dünyada yüz milyonlarca insan Arapça konuşmaktadır. Her biri de farklı lehçelerle konuşur. Hatta içlerinde Fransız etkisinde kalmış Tunus, Fas, Cezayir lehçeleri ya da İngiliz etkisinde kalmış Mısır lehçeleri vardır. Yüzyıllar boyu çok özenle korunmuş Arap dili son yüzyılda gördüğü dejenerasyonlarla tanınmaz hale gelmiştir.
Cezayir halkının konuştuğu Arapça’yı kullanarak Suriye’deki halkla anlaşmanız zordur. Özbeöz Arap olanlar bile gittikleri diğer Arap ülkelerinde birbirlerini anlamakta zorluk çekerler.
Her şeye rağmen Arapça’nın Kur’ân-ı Kerim gibi bir şansı vardır. Bu kitap Arap dünyasında olduğu gibi, bütün dünyada ortaktır ve bu özelliğiyle aynı zamanda ortak paydadır. Onu anlamaya çalışmakla bir ömür geçse de hâlâ tam kavranamayacağı müsellem, kavradığınız kısmıyla bile size başka hiçbir şeyin vermeyeceği bir lezzet verecektir. Kur’an toplayıcı ve bağlayıcı özelliği ile bütün bu Arap lehçelerini bir arada tutmakta ve bütünleştirmektedir.
Öyleyse fasih Arapça’yı öğrenmek bizim gibi Kur’an aşıklarının yolu olmalıdır. Oldukça meşakkatli bir yol olsa da bu, yol boyu tadacağınız lezzetler yolun yorgunluğunu unutturacak, sizi yol boyu Kur’an ve onun etrafında kümelenmiş selefe ait kaynaklar yeniden inşa edecektir.
Türkiye gibi bir ülkede yaşayıp, Türk olup, bu coğrafyanın kültürünü tanıma gayreti içinde olan biri, Arapça’yı öğrenmeden bu kültürün kodlarına asla giremez. Arapça’nın ardından da Farsça gelir elbette. Bu iki dili tanıyan ve tanımayan iki insan arasındaki fark, dağlar, denizler mesabesindedir. Arapça ve Farsça bilen herkes birer aydın olur demiyoruz elbette. Ancak Arapça ve Farsça’yı bilmeyen bir insan Türk aydını olamaz!
Teşekkürler hocam
YanıtlaSil